Oturup Kına Yakalım: DTP Kapatıldı

OTURUP KINA YAKALIM: DTP KAPATILDI

DTP kapatıldı ve şükürler olsun vatan bölünmedi. Artık keyifle oturup okey masasında neşemize bakabiliriz. Nasıl olsa tehlike! zamanında sırtımızı dayayabileceğimiz kale gibi yargıçlarımız, dağ gibi anayasa mahkemesi üyelerimiz var.

Memleketin en büyük sorunu olan bölünme tehlikesi geride kaldığına göre asıl şimdi açılım zamanı… (bakın bir bölücü daha diyen kimi sesleri duyar gibiyim. Galiba beni de kapatmaları gerekecek)
Şahsen siyasi partilerin sadece sandıkta cezalandırılmasını esas alıyorum. Onun için hiç düşünsel yakınlık duymadığım DTP’nin kapatılmasına sevinmedim tam aksi üzüldüm.

Anayasa Mahkemesinin oybirliğiyle vermiş olduğu kararı eleştirmeyeceğim. Ancak Yüksek mahkeme “siyaseti dağa havale etme endişesine binaen” farklı bir karar verebilirdi. Kürtlerin hemen hemen yarısının oylarıyla seçilen, desteklenen bir siyasi partinin kapatılmasının “siyaseten” doğuracağı sıkıntıları göz önünde bulundurabilirdi. Ama olmadı. PKK içindeki önemli bir grup da DTP’ nin

kapatılması için elinden yaptı. Son olaylar, Tokat Reşadiye baskını ile bunu daha da körüklediler.
DTP tehlikesi! de kalmadı, artık ülkeyi bölmek isteyenler! ders aldılar ve bu defacto durum tamamen steril, üniter, bloke edilmiş bir ülkenin kurtuluş manzarasını arz eder duruma gelmiştir.
Evet,

Gerçekten de açılımın tam zamanı ve fırsatı kaçırmadan bazı adımlar atılmalı bu açılım kapsamında.
Ne mi yapılmalı?

Öncelikle sembolleşen Norşin ismi iade edilmeli ve başka talepler de olduğu takdirde hiç zorluk çıkarılmadan isimler iade edilmelidir. Benim köyümün ismi (X-ile yazılır) Halifan (Halifeler) idi. Derinçay yaptılar zamanın değişimcileri-dönüştürücüleri! komşu köyümüz Azan’dı (Azizler) Sudurağı yaptılar. Ama hala resmiyet dışında Halifan ve Azizan olarak kullanılır. Yeni isimleriyle tanınmaz bilinmezler.

Bir genelgeyle (yasa değişikliği gerektirmeden) iterlerse hallediliverirler.

Bunu zaman kaybetmeden yürürlüğe koymada hiçbir sakınca olmamalı ve yoktur da. Eğer bunu çok görürseniz bilin ki kardeşlik tehlikededir.

Ülkenin içinde geçmekte olduğu süreç bütün büyük ülkelerde görülen; değişim ve dönüşümlerin sancılarıdır. Büyük ülkelerin büyüktür dönüşümleri. Büyük ülkelerin premodern durumdan uygar, medeni ülke olmalarının ve yüzyıllara temel oluşturacak değişimlerinin ne kadar sancılı olduğunu az çok dünya tarihi bilgisine sahip olanların bildiği muhakkaktır. Bizler de bu sancıları yaşıyoruz.
Unutmayalım ki;

“Karanlığın en yoğunlaşan vakti sabaha en yakın olan andıdır”.
Ve

“sabah yakın değil mi”?..

Yeter ki fecr-i sadık olanını ayırt edebilelim.

Türk-Kürt kardeşliğinin bir daha asla bozulmaması için herkesi bu sabahı kutlamaya davet ediyorum.

Nasıl mı?

Yeni şeyler söyleyerek,

Ezberleri bozarak,

Kardeşliği ömn plana çıkararak,

Kin ve nefreti lügatimizden ebediyen çıkararak
Ve

Bir sıcak el uzatıp;

Merhaba kardeşlik diyerek…

Merhaba kardeşlik!

print

Bir cevap yazın