Çılgın İstanbul Projesi Üzerine Bütüncül Değerlendirmeler

Çılgın İstanbul Projeleri Üzerine Bütüncül Değerlendirmeler

Yrd.Doç.Dr. Ahmet FİDAN

Beklenen proje açıklandı ve çılgın projeler paketinin ilki, Başbakan Erdoğan tarafından 27 Nisan 2011 tarihinde (dün) Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’nde açıkladı. Bu projenin üzerinde magazinsel anlamda çok konuşuldu, konuşulacakta. Ancak geçen zaman içinde dişe dokunur ölçekte proje üzerinde analitik ve sistematik anlamda bütüncül bir değerlendirme yapıldığı söylenemez.

Bu projeleri Kanal İstanbul Projesinden başlamak üzere Çılgın Uydukent Projesiyle birlikte değerlendirmesini yapalım.

1. Kanal İstanbul Projesi

Kanal İstanbul Projesi, İstanbul Avrupa yakasında Karadeniz’den Marmaraya Batı İstanbul cephesinde denizden denize bir ulaşım ve/veya taşımacılık amaçlı kanal açılması projesidir.

Proje seçim sürecinde dile getirilmiş olsa bile, böylesi büyük projelerin konuşuluyor olması bile ilk elde önemli bir süreçtir. Bu süreç ve bu projeler ilerleyen zamanlarda yine devam edecektir.

Her halükarda çılgın projenin en başat olanı olan “Kanal İstanbul” projesinde olumlu ve olumsuz faktörlerin birlikte ele alınarak etüd edilmesi ülke menfaatleri açısından son derece önemlidir. Yapılan veya yapılacak bir projeye ne istemezükçü mantıkla “tukaka” deme lüksümüz ne de nasıl olsa hükümet yapıyor, ne yaparsa doğru yapar ve bir bildiği vardır mantığıyla “bodoslama” atlamak lüksümüz olmamalıdır.

1.1.  Kanal İstanbul Projesinin Artıları:

1. Her şeyden önce proje bir ulaşım, ulaştırma, taşıma ve taşımacılık projesidir. Aynı zamanda bir çevre, kent ve mimari (şehircilik) projesidir. Proje temelde Türkiye’nin en büyük (mega) kenti olan İstanbul’un en büyük sorunu olan ulaşım ve trafik sorununa orta ve uzunvadede önemli ölçüde neşter vurmaktadır. Bu anlamda projenin gereksizliğini veya yerindeliğini sorgulamanın abes olacağı muhakkaktır. Bu nedenle projeye sorunların çözümü noktasında “gerekli” ve “önemli” sıfatını verebiliriz. Ancak baştan itiraf etmeliyiz ki, bu projeye çok gerekli ve çok önemli sıfatını vermemiz de oldukça lüks kaçacaktır.

2. Proje İstanbul’un merkez yoğun yerleşiminin saçaklara doğru desantralize olmasını hızlandıracaktır. Mega kent İstanbul’un fiziki olarak ta, ekümenopolis tarzı bütün bir Marmara bölgesine yayılmasının en büyük ivmesi olmaktadır.

3. Proje dünyanın en büyük projeleri arasında olduğundan dolayı, ülke genelinde yüzde 15 lere varan istihdam açığının kapatılmasında Keynesyen bir bakışla önemli bir etken olacaktır. Üstelik projenin doğrudan kamu transfer harcaması şekliyle değil de, ‘yap – işlet – devret yöntemiyle, konsorsiyum aracılığıyla gerçekleştirilmesi planlanacağından dolayı ülke ekonomisine bir yük getirmeyeceği gibi, tam tersine piyasa canlılığı açısından önemli bir hareketlenme sağlayacaktır.

4. Proje, çevresel etki bakımından halihazırda Boğaziçinde çok büyük bir risk oluşturan petrol taşımacılığını üzerine çekeceğinden dolayı, dünya kültür mirası olan kentin öz merkezi daha iyi korunacaktır. Aynı şekilde kentiçi suyolu ulaşımındaki tarifeler daha da sıklaştırılabilecektir.

5. Proje yap işlet devret yöntemiyle çok kısa bir zaman içinde kendisini amorti edecektir. Zira kanal geçişleri her halükarda ücrete tabi olacaktır.

6. Kanal çevresi çevre ve kent estetiği açısından başlı başına yepyeni kent mimarisi konseptlerini ortaya koyacaktır. Bu bölge dünyada belki de hiç benzeri görülmeyen yeni kent modellerini barındıracaktır.

7. Proje teslimi Cumhuriyetimizin 100. yılında gerçekleşeceğinden, böylesi devasa projelere sahip olması yönüyle, etkinlik ve nüfuz bakımından dünyanın ilk yirmi ülkesi arasında olması iyice tescillenecektir.

8. Boğaziçinin en büyük ve vazgeçilmez sorunu olan gemi taşımacılığı nedeniyle boğaziçi ve Kuzey ve Güney Marmara bölgelerini de içine alabilecek yüzer yollar ve/veya tüp yolların yapımı kolaylaşacaktır. En azından suyolu ile tamamlanacak şekilde kentiçi ulaşımının içi içe geçmiş halkalar olarak tasarlanması daha da kolaylaşacaktır. Bu açıdan kanalın İstanbul yarımadalarının doğusuna değil de batısına inşa edilmesi bir başka avantajdır. Zira bu bölgelerdeki emlak istimlak maliyetleri ile halihazırdaki kent ve yerleşim alanlarını ortadan kaldırabilecekti. Bu da büyük ek maliyetler doğuracaktı. Oysa ki halihazırdaki proje bölgesindeki gayrımenkullarin ağırlıklı olarak iyeliği kamu mülkiyetine aittir. Bu da bir başka olumlu yöndür.

9. Proje, III. köprüyle de entegre edileceğinden, karayolu transit taşımacılığının suyolu transit taşımacılığı ile kombine edilmesi sağlanacaktır.

10. Bölgede kanal boyu vadi etkisinden dolayı oluşabilecek kuvvetli hakim rüzgarlar ile yine kanal kenarlarına rüzgar enerjisi için büyük enerji tribünleri kurulabilecektir.

1.2. Kanal İstanbul Projesinin Eksileri

1. Projenin artıları bölümünde 1. maddede dile getirdiğimiz “gereklilik” açısından olaya baktığımızda, projenin gerekli ve önemli bir proje olduğunu dile getirmiştik ancak HAYATİ DERECEDE ÖNEMLİ VE ÇOK GEREKLİ bir proje olmadığını da dile getirmiştik. Kentiçi ulaşımın İstanbul’un en büyük sorunu olduğu muhakkaktır. Bunun yanında dünya mirası olan antik kentin korunmasının risklerden arındırılması da bir gerekliliktir. Ancak bu sorunların ve gerekliliklerin ortadan kaldırılması için Kanal İstanbul projesi mecburi veya tek çözüm değildir, bu proje kadar büyük olmasa da bizzat bu sorunların çözümü, çok daha ucuz ve çok daha kısa zamanda bitirilebilecek başkaca projelerle gerçekleştirilebilecektir.

2. Proje, halihazırda İstanbul aleyhine olan Türkiye kentleşme eğilimleri veya yönelimlerini daha da tetikleyecek ve diğer kentlerden İstanbul’a olan nüfus akını daha da artacak, bu da bayındırlık ve refah seviyesinin ülke coğrafyasına dengeli olarak dağılmasını engelleyecektir.

3. Proje ilk etapta çok ciddi bir istihdam açığı eritme potası olarak görülse de, projenin sabit ve üretime yönelik bir yönü olmaması nedeniyle sürekli bir istihdam sağlayamayacaktır. Bu açıdan Kanal İstanbul Projesi, kısa ve orta vadede işsizlik sorununun hafifletse de nihai çözüm olamayacaktı.

4. Proje yapımı sürecinde kuzeyanadolu fay hattının kırılması / zedelenmesi (kesilmesi) nedeniyle Büyük İstanbul Depreminin tetiklenmesi veya yönünün değişmesi veya büyüklüğünün ve şiddetinin artmasına neden olabilecektir. Ancak bu kanalın geceği güzergahın nihai olarak belirlenmesi durumunda kestirilebilecektir. Aksi takdirde proje kuzeyanadolu fay hattında ortaya çıkan ve birikmiş olan enerji birikiminin daha kolay boşaltılmasına neden olabileceğinden dolayı olumlu bir sonuç ta doğurabilir. Ancak şunu söylemeliyiz ki, en kötü ihtimalle yüzde 9 büyüklüğünde bir deprem vukuunda kanalın iç ve dış güvenliği, olası taşkın alanları son derece iyi hesaplanmalıdır.

5. Çevresel Etki Bakımından projenin artıları babında ele aldığımız faktörler, Kuzeybatı Marmara Bölgesi’ndeki flora ve faunada besin zincirininin kırılmasına neden olabilecektir. Kanal yapımı için ortadan kaldırılması gereken yeşil örtü nedeniyle ve de bölgede ortaya çıkabilecek vadi etkisiyle iklim değişebilecek ve hakim rüzgar yönündeki değişim nedeniyle zincirleme olarak başkaca olası ekolojik olumsuzluklar ortaya çıkabilecektir.

6. Böylesi büyük bir projenin Marmara bölgesine (İstanbula) inşa edilmesi gayrı menkul değerlerinin İstanbul lehine daha da artıracaktır. Bu ve bunun gibi projeler ülke toprakları üzerindeki bozuk olan gayrımenkul değerlerinin daha da bozulmasına neden olacaktır.

7. Kanal genişliğinin dünyanın dönüş yönüne göre kayma nedeniyle artabileceği dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde kanal üzerine inşa edilecek köprülerin kanal genişliğindeki daralmaya karşı yeterince esnek yapılmalıdır. Burada bahsini ettiğimiz konu, dünyanın saat yönünde dönmesi nedeniyle var olan kıta birleşimleri ve iç denizlerdeki (Marmara ve Ege denizi gibi) çöküntünün kanal için de öngörülmesidir.

8. Kanal içinde ortaya çıkacak yüzey akıntısı ve dip akıntısının ortaya çıkarabileceği sorunlar öngörülmelidir. Olası taşkın durumuna karşı, Kuzey Marmara kıyılarındaki kanal civarındaki yerleşmeler en kötü ihtimal bile dikkate alınarak planlanmalıdır. Aksi takdirde çok büyük çaplı felaketler kaçınılmaz olacaktır.

2. Çılgın Uydukent Projesi Üzerine Kısa Subjektif Panaroma:

Doktora tezini Kentiçi Ulaşım Hizmetlerinin Yönetimi ve Entegrasyonu konusunda hazırlarken, örnek kütle olarak İstanbul Metropoliten Alanını almıştım. Görünüşte örnek alınacak kütle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi kent sınırları gibi olsada ben o günden bu günleri sezinleyerek İstanbul kentiçi ulaşım yönetimi ve/veya otoritesi için bütün bir Marmara bölgesini ele almıştım. Zira 2000 li yıllarda zaten İstanbul’un er geç EKÜMENOPOLİS olacağı belliydi. Bu nedenle İstanbul’a öngörülecekulaşım otoritesi bütün bir Marmara bölgesini kapsamalıydı. Gerçi, 2005 yılında çoktan değişen yeni Belediye Kanunu ile İstanbul ve İzmit’in kent sınırı ile siyasi sınırı üst üste gelmiş ya da fikslenmişti.

Bir taraftan da yine o yıllarda dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı sayın Tayyip ERDOĞAN, İstanbul’a vize uygulamasıyla ilgili demeçler veriyordu. Bizler de yine gazete köşelerinde bu talebin haklı ama mantıksız olduğunu dile getiriyorduk. Öte yandan İstanbul Tüp Geçit projesi ve temelleri yeni atılıyordu. Yine o yıllar, tüp geçidin sadece raylı ulaşımla sınırlı kalmasının itirazınıve hatta isyanını gazete manşetlerine taşıyordum. Bir taraftan da İstanbul’un lineer ulaşım sisteminin ring (halka) şekline dönüştürülememesinin üzüntüsü içindeydim. Daha sonraları söz konusu ulaşım sistemi için dünya çapında bir mimar olan sevgili hocam ve adaşım, Prof.Dr. Ahmet Vefik ALP in Mega Kente iç içe geçmiş ringler çizdiğini gördüğümde çok mutlu olacaktım. Bu mutluluğum 2010 lu yılların başında II. İstanbul Tüp Geçit Projesinin konuşulmasıyla daha da artmıştı.

İstanbul için düşündüğüm hatta hazırladığım Ulaşım Yönetimi Otoritesi modeline özel ve özerk ama güçlü, katılımcı ama kıvrak bir yönetimi hazırlarken raylı sistemi ve suyolu ulaşımını kentiçi ulaşımın en önemli öğesi haline getirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyordum.

3. Kuzey Bölgesinde Asya Avrupa Yakası için İki Ayrı Uydukent

Çılgın proje, bu günlerin en sıcak haberleri arasında. Çılgın İstanbul Projesi aslında tek bir parçadan oluşmamakta. Bunlar arasında (Asya Avrupa yakası olmak üzere) kentin kuzey bölgesine kurulacak iki ayrı uydukent projesi sadece bir tanesi. Biz bu yazıyla sadece uydukent kısmını irdeleyeceğiz. İrdelememmiz Kent ve Kentleşme Anabilim Dalı disiplini kapsamında genel boyutta olacaktır. Önceliği FÜTZ (Fırsat, Üstünlük, Tehdit Zaaf) Analizine vermek gerekirdi. Bu noktaları abartmaksızın 5’er maddede hülasa etmeyi uygun gördüm.

4. Çılgın Uydukent Projesi İçin FÜTZ Analizi:

4.1. Fırsatları

1. Çılgın İstanbul Uydukent Projesi, halihazırdaki İstanbul kentinin çeperinde, ona uydu olabilecek uzaklıkta, ülkenin en büyük enerji, ulaşım, ticaret ve sanayi bölgelerine yakın olduğundan dolayı kentin inşa edilmesinden kitlesel anlamda yönetimine kadar son derece önemli fırsatlar sunmaktadır.

2. Projenin bizzat kendisi, deprem kuşağında bulunan kadim ama çürük olan İstanbul Kentinin yeni ve güçlü olan Yeni istanbul kentsel alanına yönelmelerine neden olacak, böylece çok yakın gelecekte kuvvetle muhtemel beklenen İSTANBUL DEPREMİNDE can ve mal kayıbının ciddi oranda azalmasına neden olacaktır. Bir taraftan halihazırdaki İstanbul’un I. derece deprem bölgesinde en hayati risk kapsamında görülürken, buna karşılık bir taraftan da, kentin deprem yönüyle en risksiz alanına bu şehrin kurulacak olması önemli bir başka fırsattır.

3. Çılgın İstanbul uydukent projesi, İstanbul kentinin kentiçi ulaşım sorununun daha kolay çözümü için de bir başka fırsat oluşturacaktır. Zira, halihazırdaki kadim İstanbul’un tarihi dokusu ve geri dönüşü/telafisi olmayan mimari yapısı kent kozasında operasyon yapmayı zorlaştırmaktaydı. Bu da kronik sorunların çözümünün önünü bloke etmekteydi. Oysa ki, kentin kuzey doğu ve batı alanların yapılacak uydu kentler hem bakir alanlar olduğundan operasyon yapmayı kolaylaştıracak, hem de lineer olan ulaşım aksının ring olarak tamamlanması için ZORUNLULUK haline gelecektir.

4. İstanbul, alışılmış tarihi yapısıyla EKÜMENOPOLİS adayı olma açısından rüştünü ispat etmiş bir kentimizdir. Bu projelerle İstanbul’un Marmara Bölgesi Kapsamında Ekümenopolis olabilmesi, şans veya olasılık durumundan gerçeklik durumuna dönüşecektir.

5. Proje İstanbul’un kuzeyinde düşünüldüğünden dolayı, Karadeniz Sahili boyunca geliştirilecek kentsel alan, bütün bir kentin Doğu-Batı, Kuzey-Güney ulaşımının hem raylı ulaşım sistemiyle hem de özellikle SUYOLU (DENİZYOLU) ulaşım sistemiyle takviyesine ve hatta entegrasyonuna imkan verebilecektir.

4.2. Üstünlükleri

1. Müstakbel Uydukent, üretim ve tüketim ana noktalarına, büyük organize sanayi bölgelerine yakın olduğundan dolayı projenin maliyeti son derece düşük olacak, bu da projenin bir an önce tamamlanması açısından bir üstünlük sağlayacaktır.

2. Uydukent, Metropoliten bölgede, (müstakbel ekümenopolis alanında İzmit ve Adapazarı havzasında projesi başlamış bulunan Tenopark bölgesine yakın olduğundan dolayı projenin (SİBER/AKILLI KENTİN) uygulanabilirliğini çok daha kolaylaşacaktır.

3. Uydukent projesinin Marmara Bölgesinde bulunması, ve Kentin Kuzeyinde Akıllı Siber bir kentin varolması kültürel, sportif uluslararası programların Türkiye’de yapılabilmesi açısından önemli bir üsktünlük halini alacaktır. Aynı şekilde bu haliyle “öğrenen kentler” kapsamında dünyada öncü bir proje olacaktır.

4. Böylesi mega / çılgın projenin inşaasının başlangıcının siyasal açıdan Tek Parti iktidarı döneminde gerçekleşecek olması da projenin uygulanabilirliği açısından bir başka üstünlük noktasıdır.

5. Uydukent’in ağırlıklı olarak sahil bandında kurulacak olması kent estetiği açısından önceden kurgulanabilecek en güzel makroform alternatiflerini veya konseptlerini içinde barındırabilecektir.

Çılgın (istanbul) projesi için politik elbiseyi ve duygusallığı her ne pahasına olursa olsun çıkarmış olmak gerek. Zira bu sadece insanların konut, yerleşim ve sosyal ihtiyaçları açısından bir durum değil aynı zamanda Avrupa ve Asyanın kombinasyonu için DÜNYA MEDENİYETİNİN DE KADERİNİ ETKİLEYECEK BİR DURUMDUR. Aklıselim ve sağduyu bu konuda en lazım olan başat olgudur.

5. Kuzey İstanbul Uydukent Projesi’nin Tehdit ve Zorlukları

On gün önceki yazımızda, Başbakan Erdoğan’ın Çılgın İstanbul Projelerinden biri olan İstanbul’un Kuzey bölgesinin iki yakasına düşünülen (AKILLI) uydu kentlerin fırsat ve üstünlüklerine değinmiştik. Tehdit ve zorluklarını da bir sonraki yazımızaUnknown Objectbırakmıştık. Şimdi bunları ele alalım:

5.1. Tehditler:

1. Çılgın İstanbul Uydukent Projesi, halihazırdaki İstanbul kentinin çeperinde, ona uydu olabilecek uzaklıkta, ülkenin en büyük enerji, ulaşım, ticaret ve sanayi bölgelerine yakın olmasına yakındır fakat KİTLESEL veya KÜRESEL bir saldırı durumunda ülkenin mega projelerinin hemen hepsinin aynı bölgeye yığılması en başat bir tehdittir.

2. Proje bölge insanını depreme karşı korumak için geliştirilmiş bir projedir fakat, eski İstanbul ile yeni (akıllı) uydu kent arasındaki bölgeler de bu vesile ile kentleşecek ara zonda (bölgede) yeni plansız kentler ortaya çıkabilecektir. Her ne kadar buna belediye sınırı ile il siyasi sınırı birleşmiş İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin izin vermeyeceğini düşünsek te aktif kentleşme hızındaki yüksek artış oranı bu denetimin önüne geçecektir.

3. Çılgın İstanbul uydukent projesi, doğu ve batı yaka olarak kuzey bölgesindeki özellikle kuzey batı bölgesindeki yeşil alanların hızla yok olmasına neden olacak ve Mega Kent İstanbul’un akciğerleri hükmündeki yeşil dokunun azalması nedeniyle düz (ova nitelikli) alanlarda ENVERSİYON etkisi olabilecektir.

4. İstanbul, alışılmış tarihi yapısıyla EKÜMENOPOLİS adayı olma açısından rüştünü ispat edecektir fakat, bir taraftan EKÜMENOPOLİS doğarken, bir taraftan da böylesi devasa bir kentsel bölge, Türkiye’nin diğer bölgeleriyle dahası Anadolu ile daha fazla bayındırlık ve refah farkı ortaya çıkacaktır. Diğer bir deyişle MEGA KENT ANADOLUNUN refahını vakumlayarak sömürecektir.

5. Hem uydu kent projesinin hem de diğer çılgın projelerin ortaya çıkaracağı bölgesel dinamizme karşılık bu projelerin hep birlikte yürütülmesi gerçekliği paralelinde tek parti iktidarının şu ya da bu nedenle sürdürülememesi durumunda bu projelerin yarım kalma riski önemlidir. Zira bu projelerin bir iktidar döneminde bitirilmeyecek projeler olduğu mutlaktır. Zaten projenin bitimi veya zamanlaması 2023 erimlidir.

5.2. Zorluklar:

1. Müstakbel Uydukent projesinin, bir çok yan projelerle desteklenmesi şarttır. Aksi takdirde proje tehditler bölümünde dile getirilen faktörler ile bir çok noktada çözüm yerine çözümsüzlükler veya yeni sorunlar doğurabilecektir.

2. Müstakbel Uydukent alanlarına insanların yönelmelerini sağlamak çok güçlü ve SÜREKLİ psikolojik destek ile mümkündür. Eski kent kozasında yaşamakta olan insanlar yeni kentsel alanlara taşınacaklarını öngörerek halihazırda yaşadığı alanlara karşı boşvermişlik psikolojisi içine gireceklerdir. Bu nedenle eski kent kozasının çevresel anlamda fazlaca bozulmaması bozulmasına fırsat verilmemesi için yeni kentsel alanın yapım süresinin çok ta uzun bir zaman dilimine yayılmaması gerekmektedir.

3. Uydukent projesi ile, toplumbilimsel açıdan yavaşlamakta olan hızlı kentleşme eğilimini tekrar eski hüviyetine sokacak ve nüfusun ve zenginliğin PSİKOLOJİK OLARAK belli alanlarda temerküzünü beraberinde getirecektir. Bütün Türkiye üzerindeki nüfusun dengeli ve sağlıklı bir habitat oluşturmasını zorlaştıracaktır.

GENEL SONUÇ:

Uydukent projesiyle ilgili I. yazımızda ortaya koyduğumuz ara sonuçlara ilave olarak şunları önemle vurgulamalıyız. Bütün bu projelerin hep birlikte uygulanmasının da kendi içinde olumlu ve olumsuz yönleri fırsat ve tehditleri bulunmaktadır. Ne var ki, I. ve II. yazımızda dile getirdiğimiz noktaların proje yürütücüleri tarafından dikkate alınacağını umut ediyoruz. Zaten bunların dikkate alınmaması düşünülemez.

Bu konudaki ilk yazımda dile getirdiğimiz fırsat ve üstünlükler ile tehdit ve zorluklar dikkate alınarak yüzyıllarca varlığını sürdürecek projelerin sağlıklı ve güvenli bir şekilde tamamlanması ve hayatiyetini devam ettirmesi herkesin özenle istediği bir durumdur.

print

Bir cevap yazın