Bizi Raporsuz Bırakmıyorlar…

 Rapor sözcüğünün Türkçe olmadığını biliyorum. Yapılması gerekli eylem ve durumlar diyebiliriz.

Avrupa Birliği Müfettişliği(siz onu Haçlı Seferleri raportörlüğü diye okuyun)hakkımızda haftalık, aylık, yıllık raporlar yayınlar.

Eskiden “direktif” diyorlardı, içerden tepkiler geldi. Sonra kibarlaştırdılar, ilerleme raporu diyorlar. Amerika ve Avrupa talimatlarını veriyor. Sonra bizim, o talimatlara hangi ölçüde uyup uymadığımız, ilerleme raporunda karne notu olarak belirtiliyor.

Aslında “onların ilerleme olarak tanımladıkları” hususlar bizim onlara teslimiyetteki vardığımız yerin derinliğini tayin ediyor. Yani ne kadar ilerlersek, Batıya o kadar daha çok teslim oluyoruz.

Askeri, siyasi ve iktisadi teslimiyette epey yol aldıklarını düşünüyorlar, bunu pekiştirmek için ideolojik teslimiyet arıyorlar.

Hiçbir şey vermeyip, sadece bize direktif verenler, her ilerleme raporuna koydukları Ergenekon Tertibine “demokrasi için fırsat” başlığını layık görmüşler.

Amerika ve Avrupa Ergenekon tertibi ile çok ilgilidir. Aslında “ilgili” bile demek hafif kalır. Bizatihi Gladyonun kendisidirler.

Ergenekon Tertibinin Türkiye’yi bölme organizasyonu olduğunu en iyi onlar bilir.

Ergenekon Tertibinde saflar ne kadar net değil mi? Bir tarafta “elin gavuru” var. Öte tarafta vatanını savunmaya çalışan fedailer.

Amerikan Açılımları, ya da ihanet açılımları gerçekleşsin diye Ergenekon Tertibini yarattıkları ilerleme raporunda nasıl da ortaya çıkıyor.

Afganistan, Irak ve Pakistan’da olduğu gibi, kılıf gene demokrasidir.

İçerdeki ihanet odaklarının ihanetlerini belgeleyecek olan “temel belge”

Avrupa İlerleme Raporları ve Amerikan Dışişleri sözcülerinin ifadeleridir.

Vatandan yana bir siyasi iktidar olsa, demez mi; Yapmayın bu kadar iç işlerimize karışmayın.

İçerde mahkeme kararları ile Cumhuriyet kanunlarına karşı, “Odak olmaktan” mahkûm olmuş bir siyasi iktidarın bunu yapmayacağını elbette halkımız anlayacak.

Avrupa ve Amerika’nın yaptığı şudur; Halk ve onun ordusu ne kadar çok aşağılanırsa, direnci o kadar kırılır stratejisidir. Tepkisizleştirmek için sürdürülen bu aşağılama süreci sonunda onunla ortak olanların başını yiyebilir.

Türk halkının “değerleri” üzerinden yapılan bu değersizleştirme ve “değer karmaşası” yaratma Avrupa Birliğinin bu raporunda da yerini almış durumdadır.

Türk tarihi, kimliği ve onun değerlerini bu kara aşağılama, insanımızın insani kapasitesini sonuna kadar zorlamaktadır.

İki yüz yıldan beri süren bu savaşı onlar değil biz kazanacağız.

print

Bir cevap yazın