Eğitim Ahlakı

Psikolojik ve Sosyolojik Yönleriyle Eğitim Ahlakı

Behçet YANİ

Ekran önünde kirlenip ahlaksızlaştığımız son zamanlarda ülkemizde bir ahlakî erozyondan bahsetmek mümkündür. Yani ahlak krizi kötüden kötüye kendini hissettirdi. Ben bu yazımda ne siyaset ahlakı ne ticaret ahlakı ne medya ahlakı ne de çevre ahlakından söz edeceğim. Salgın hal alan eğitim ahlakı üzerinde durmak istiyorum. Eğitimin temel objesi insan, temel hedefi ise erdemli insan yetiştirmektir. Onun için konuyu ahlakî açıdan irdelemek isabetli olur kanısındayım.

Geniş bir tanımla “eğitim bireylerin ya da onların oluşturdukları grupların yüklendikleri ya da ilerde yüklenecekleri görevleri daha etkin ve başarılı yapabilmeleri için, onların mesleki bilgi ufuklarını genişleten, düşünce, rasyonel karar alma, davranış ve tutum, alışkanlık ve anlayışlarında olumlu gelişimi amaçlayan bilgi, görgü ve becerileri arttıran eğitsel eylemlerin tümüdür.” denilmektedir. Eğitimin mevcut tanımı içerisinde; davranış ve tutum, alışkanlık ve anlayışlarında olumlu gelişimi amaçlama eğitimin temel ve değişmez unsurlarıdır şüphesiz. Bu da ancak eğitim ahlakı ile faydaya dönüşür.

Eğitimin davranışsal olarak hızla olumsuz bir seyir izlediğinin farkındayız ve her gün bunun çarpıcı örnekleriyle karşılaşmaktayız. Eğitim bireysel olduğu kadar sosyal bir olaydır. Bu bağlamda eğitim ahlakı, eğitimin kimliğini oluşturmaktadır. Bu kimlik ki hayatta kullanıcı insan değil yapıcı insan, hayata seyirci değil aktör yetiştirir. Sağlıklı nesiller yetiştirmek için basirete, ahlaka ihtiyaç duymalıyız. İnsanın hedefe varabilmesi için ahlakî bir tekâmül ile kuşanmalıdır.

Eğitim süreçlerinde arzulanan başarıların sürekli kalıcılığı bilimsel ve akılcı uyumla olduğu kadar etik değerlerle sağlanabilir. Bu değerler içerisinde Hz. Ali’nin “Çocuklarınızı yaşadığınız çağa göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin.” sözü bize ne güzel ne iyi bir aynadır. Eğitim ahlakı eğitimde erişilmek istenen doğru yolu gösteren ilke ve değerler bütünüdür. Ahlakın olduğu yerde kardeşlik, özgürlük, bağımsızlık, sevgi, adalet gibi yüce vasıflar da vardır. İç temizliği, dirlik, düzenlik, güzellik ve yararlılık vardır. İnsanları gereksinimleri yönlendirir. Gereksinimlerin meşru ve mantıklı olması aranır, bu da ahlak ile kaimdir.

Evet, kâğıt üzerinde her şey çok mükemmeldir. Ama kısır döngünün olduğu ve başarının olmadığı uygulama ayağı hep tartışıla gelmiştir. Bu uygulama atölyede çalışır gibi olmadıkça, bu değerli objeyi güzel değerlerle donatıp ahlakla bezenmedikçe, eğitim insanı olgunlaştırmaz. Ahlakî yanı göz ardı edildiği vakit, eğitim; insanı, insan olmaktan çıkarır.

İnsana salt bilgi yüklemenin dışında hiçbir anlam ifade etmez.

Madem eğitim insan hayatının temelini teşkil ediyor, harcını iyi karmak ve işçiliğinden çalmamak lazım. Öğretmenin çocuğa bir babanın evladına öğrettiği gibi öğretme anlayışı yapıcı ve tamamlayıcıdır. Eğitimin ahlakî boyutunun açılıma ihtiyaç vardır. Aksi takdirde eğitim sistemi kâğıt üzerinde ne kadar mükemmel olursa olsun ayakta kalması mümkün değildir. Zebur, Tevrat, İncil gibi Tahrif edilen/olunan ilahi mesajlar, dinler de mükemmeldi. Lakin uygulamada zaafa uğratıldığı için ayakta kalamamışlardır. Kaldı ki günümüz eğitim sistemleri bir beşerin zihinsel çabasının ürünüdür. Bununla beraber, e-eğitim sisteminin yaygınlaştığı günümüzde eğitim ahlakının önemi daha da belirginleşti.

Eğitimde verilen şablonu olduğu gibi uygulamaya kalktığımızda çocuklarla aramıza duvarlar örmüş oluruz. Eğer eğitim çocuğu hayata hazırlamaksa müfredatta olmayan ama yaşam içerisinde karşısına çıkan o kadar çok şey var ki…

Bir gün bir öğrencimin babası vefat etmişti. Evleri hemen görev yaptığım okulun yanında idi. Babasının vefatına öğrencim o kadar çok üzülmüştü ki… O an onunla beraber olmam, evlerine gitmem gerekirdi. Bu on dakika kadar ancak sürerdi. Ama yönetmeliklere göre oraya gitmemem gerekti. Hatta gitmek yönetmeliğe göre suçtu. Müdür Bey’den izin istedim. Yani on dakikalığına beni idare etmesini istedim. Ama idare makamı Müdür Bey, hayır demişti.

Ders varmış! Ben dersime geri döndüm. Babası vefat eden öğrencim benden soğuduğu gibi diğer öğrencilerimde gitmediğim için artık sevmiyorlardı beni. Muhtemelen şöyle düşünüyorlardı. Demek ki yarın bizim de başımıza herhangi bir şey gelse öğretmenimiz bize destek çıkmayacak ve bizi yalnız bırakacak. Böyle bir öğretmen sevilebilir miydi? Öğretmenini sevmeyen bir öğrencinin başarıyı yakalaması mümkün mü? Her şeyin ilacı sevmektir. Ne olursanız olun doktor, öğretmen, ya da esnaf… Esnaf müşterisini sevmeden kârlı çıkamaz. Doktor hastasına gereken insani sevgiyi göstermediği zaman en iyi ilaçları yazsa da iyileştiremez. İki ayrı doktor aynı hastanın aynı hastalığına aynı ilaçları yazmakta ama hasta her ne hikmetse, özelikle birini tercih etmektedir… Ve o doktora gittiği zaman kendini daha iyi hissetmektedir. Nedeni mi? Sadece sevgi… Bu da eğitim ahlakı ile insanda yer edinir.

Her şeyden önce ahlakî değerlerin eğitim değerleriyle bütünleşmesi gerekir. Unutulmamalı ki bir olguyu mümtaz kılıp diğerlerinden ayıran ahlaktır. Okul okumuş olsa da, elinde yetki diploması olsa da ahlak özürlü bir neslin topluma hiçbir yararı olamayacağı konusu tartışmasızdır.

Her an öğrenciye yalan söyleten bir sistem. Örneğin sigara içme deriz. Ama sigarayı göstere göstere içeriz. Yalan yok deriz. Kazanmak önemli değil, mühim olan yarışmaya katılmaktı deriz. Yarışmadan sonra geri zekâlı herif, senin o kazanan çocuktan ne eksiğin vardı diye çıkışırız… Bu nasıl bir eğitim ahlakı? Şiddete hayır deriz, ceza vermek zorunda bırakılırız.

Güvenmek ve güvenilir olmak, daima her hedefe ulaşmanın başlangıcı… Eğitimimiz ne kadar güvenli? Güvenliyse niçin ülkede ne kadar bürokrat, siyasetçi, iş adamı varsa çocuğunu çok güzel gördüğü eğitim sistemine emanet etmiyor? Yabancı eğitim sistemlerinin bir çarkı haline geliyor. Bizi mi kandırıyorlar yoksa kendileri mi çok uyanık… Esas olan yanlışları yakalamak değil doğrularla hemhal olmaktır. Madem eğitim; yetişmekte olan kuşağın kemale ermiş kuşaktan davranış alma pratiğidir… Bu temel yapı taşı ne kadar sağlam ve sağlıklı olursa inşa ettiği toplum da o derece sağlam olur. Fakat unutulmamalı ki o temel taşların harcı da ahlaktır. Bunun içindir ki ahlakı olmayan bir eğitim; toplumu çökertmekten, yerle bir etmekten başka bir işe yaramayacağı apaçıktır. Çünkü eğitim ahlakı, eğitim içindeki hakları, sorumlulukları ve yükümlükleri dengeler. Temel değerleri ayakta tutan salt eğitim değil onu şekillendiren ahlakıdır.

Addison “Eğitim, heykeltıraşın mermeri yontup şekillendirmesi gibi, insan ve toplumu öylece şekillendirme ve şahsiyetlendirme sanatıdır.” derken eğitimi ahlakından ayrı düşünmemiştir. Şüphesiz ki bu sanatı güzel kılan değişmez gerçek ahlaktır. Bu konu yüzyıllar boyunca değişmemiş, bireysel seçimlerin meydana getirdiği açmazlar yüzünden, her kuşak için yeni bir önem kazanmıştır. Eğitim ahlakı, eğitim sürecinin her evresinde eğitim unsurları arasında bir köprü görevi görür. Altını çizerek belirtmeliyim ki eğitim ahlakı, farkı anlayacak sınırlayıcı gözlüklerin çıkartılması sürecidir. Öğrenmenin asıl sonucu öğrenilecek ne kadar çok şeyin kaldığını fark etmektir.

print

Bir cevap yazın