Kulak İnsanı mı Göz İnsanı mı?

Kulak İnsanı mı Göz İnsanı mı?

Maide ÖREN

Yapılan görsel ve işitsel tanıtımlarda gerçekleri ne kadar bilsek de, söyledikleri sözler olsun, resimler olsun bizi çoğu zaman albenisinin içine alıyor ister istemez.

Gerçek bakan gözler, insanı analiz eder. Artık dünyayı değil, görüntülerini izliyoruz ve inanılmaz bir şey ama bununla da yetiniyoruz. Şimdi bu dışarıda olan resim ve diğer görüntülere bakıp düşündüm de; acaba seçildikten sonra medyanın dışında adayları bir daha ne zaman görürüz ki? Cevabını da kendim verdim. “Tabiî ki bir daha ki seçimlerde…”

***

İnsanın görmeye verdiği orantısız önem aşırı akılcılığa, aşırı analiz ve soyutlamaya yol açmış her zaman. O zaman demek ki bu yüzden seçildikten sonra görüntüleri kalmıyor seçilenlerin.

***

“Göz insanı”nın ideal kartal gözü kadar keskin bir göze sahip olmak…
Kartal avını hedefler, dalar ve yakalar… Tüm dünyaya olası bir av olarak bakan Batılı zihniyetidir aslında.
Pek de güzel olmayan, saldırgan bir zihniyet…

Ya “kulak insanı?” Bir yin algılamadır bence. Çünkü bütün görüş parça parça görüşten daha önemlidir.
İçerik bölümden daha önemlidir. “Görünenin ardında her zaman görünmeyen bir şey vardır. Tartışılanın ardında da tartışılmayan bir şey” der Çin’li bilge Chuangtsu…

***

Dinleme duyumuzun, görme duyusuna göre giderek azalmasından dolayı zannedersem dışarıda adayların tanıtılması yadırganıyor. Hem dinleyip hem de kulak tıkıyorlar. Bu âdete;
Batı dünyasının yaratandan kopması diye düşünenlerde var bu duruma. Modern insanın artık “tanrıyı dinlememesi” günümüzde öylesine sıradan bir şey oldu ki!

Ne var ki ben diğer insanlar gibi düşünmüyorum. Tanrı kendini insana ne zaman belli etse, önce sesini duyurmuştur. Bu yüzden “Ve Tanrı dedi ki” diye başlar kutsal kitaplar.

Çünkü kulaklar geçiş kapısıdır. Öte yandan “Kendine oyma mabutlar yapmayacaksın” diye bir söz vardır. Yani gözler için görüntü istemez.

İslam’da da bu yüzden resim ve heykeller yasaklanmış ya… Belki de, insan görüntünün yanılgısına kapılmasın diye…
Şimdi ne alakayla bunları anlatıyorsun derseniz, alaka var hem de çok…

Bir görünüp, bir işittirip yok oluyorlar ya başkanlar seçildikten sonra, elimde değil… Benim bildiğimi tabi onlarda biliyor diye aklıma geliyor ki bunları yazıyorum.

Ama şunu iyice belirtmek isterim ki, gözerimiz ve kulaklarımız çok duyarlı. Asla işittiğini ve gördüğünü unutmaz.
Hem işitseliz hem de görsel… Yani “kulak insanıyız” da “göz insanıyız” da…

Bu kadar yetenekliyiz de…

A canım, güzel memleketlim, neden hala dersimizi almamış gibi bu güzel organlarımızın hakkını vermeyiz ki?
Belki de bu kez vereceğiz kim bilir?..

print

Bir cevap yazın