Yazar arşivleri: Editor

Isaıah Berlın Düşünüşünde Özgürlüğün Sınırı

The Lımıts Of Freedom

In Isaıah Berlın’s Thoughts

 

Yrd.Doç.Dr. Armağan ÖZTÜRK

 Artvin Çoruh Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü Öğrtim Üyesi

armagan.ozturk1980@gmail.com

 

ÖZ

Bu makalede Berlin’in özgürlük kavramlaştırması tartışmaya açılacaktır. Düşünür özgürlüğün negatif ve pozitif yorumlarını birbirinden ayırt eder. Ona göre negatif özgürlük engellenmeden eylemde bulunma ihtimali, pozitif özgürlük ise kişinin kendi iradesi ya da benliği üzerinde kurduğu hakimiyettir. Berlin için özgürlüğün negatif karakteri pozitif olana göre daha önemlidir. Kadim anlayışa karşı modernlerin özgürlük yorumunu da karakterize eden negatif özgürlük otoriteyi engeller ve kişisel seçimi kolaylaştırır. Pozitif özgürlük ise otorite yaratan karakteriyle totaliter akımlar tarafından kullanılmaya daha müsaittir.

Berlin kavramsal açıdan yanlış, siyasal açıdan ise tehlikeli gördüğü tekçi anlayışla özgürlüğün pozitif yorumu arasında güçlü bir bağlantı öngörür. Ona göre ne tarihin sabit bir yönü ne de tarihsel açıdan kaçınılmaz yasalar vardır. Ayrıca birden fazla birbiriyle çelişen değer ve doğru söz konusudur. Bu nedenle makul ve medeni bir yaşantı için çoğulculuk gerekir. Berlinci düşünüş içerisinde liberalizm çoğulculuğun en önemli garantisini oluşturur. Çoğulcu yaklaşım hiçbir fikri en baştan gerçek özgürlüğe aykırı diye yadsımaz. Dahası çoğulcu yaklaşım demokratik toplum içerisinde müzakereyi destekler. Açık fikirlilik ve esneklik gibi değerler bakımından çoğulculukla demokrasi arasında olumlu bir etkileşim vardır. Çoğulcu yaklaşımdan uzaklaşıldıkça insanı maliyeti yüksek olan sosyal ve siyasal seçenekler ön plana çıkar. Tek bir yüksek iyiye dayanarak tüm çatışmaları çözme iddiası zorunlu olarak bazı iyi tercihlerini dışarıda bırakır. Adil olmaya çalışmak kişiyi merhametten uzak bir davranış kodunu benimsemeye itebilir mesela. Ayrıca çoğulculuğun alternatifi tek bir büyük iyi adına insanları büyük fedakarlıklara sürükleyen ütopyacı ve kapsayıcı çözümleri beraberinde getirir. Bir kez bu yola girildiğinde varılacak yer kaçınılmaz bir şekilde totalitarizmdir. Bu son hatırlatma bağlamında Berlinci düşünüş sadece totalitarizme yönelik bir itirazı değil aynı zamanda ütopyacılığa karşı aşırı temkinli bir tavrı da içerisinde barındırır.

Makalede temel tezleri tartışmaya açılan Berlin düşünüşü için bir dizi eleştiri de dile getirilecektir. Öncelikle Berlin çoğulculuk yanlısı ama görecelik karşıtıdır. Ancak çoğulculukla görecelik arasında çizdiği sınır bir hayli keyfidir. Ahlakilikte evrensel bir asgari boyutun, nesnel bir minumum noktanın veya tüm uluslar bakımından ortak bir ahlaki noktanın olduğunu düşünür Berlin. Neyin yanlış olduğunu asgari ölçülerde bilebilen insanlığın neden tek bir ortak doğruyu bilemediğini rasyonel bir şekilde açıklayamaz. Dahası Berlin çoğulculuğu sadece göreceliğe değil aynı zamanda pragmatizme karşı da savunmasızdır. Çünkü onun dizgesi bakımından evrensel bir reçetenin olmaması rasyonelliği ortadan kaldırmaz. Ayrıca akılcı çözümler için tüm değerleri hizaya sokacak bir üst değere atıfta bulunmak gerekli değildir. Peki, hangi çözümün diğerinden daha rasyonel olduğu veya hangi değerin diğer değere göre daha tercih edilebilir olduğu soruları nasıl yanıtlanır? Berlin doğrunun koşullar tarafından belirlendiği kanaatindedir. Koşullar ve tarihsel durum rasyonel durumu açıklar. Kolaylıkla fark edileceği üzere bu yanıt çoğulculuk, görecelilik ve pragmatizm arasındaki tüm ayrımları keyfi hale getirir. Doğru ve iyi Berlin’in söylediği gibi koşullara bağlıysa doğuyu ve yanlışı birbirinden ayırt eden tüm saptamalar tarihte ve kültürde göreli hale gelir.

Bir diğer sorunlu nokta liberalizmle ahlaki çoğulculuk arasındaki gerilimde somut bir içeriğe kavuşur. Locke, Mill, Hayek gibi pek çok liberal düşünür ahlaka ve siyasete tekçi bir şekilde bakar. Liberalizm de tekçi olabildiği için düşünür tarafından dile getirilen ve çoğulculuğun garantisini liberalizmde bulan okumaya belli bir ihtiyat payı ile bakmak gerekir. Ayrıca tekçi pozisyonla totalitarizm arasında kurulan neden-sonuç ilişkisi de yeniden kurgulanmalıdır. Çünkü sonuçta hemen tüm ortak iyi/ortak yarar anlayışları ahlaki anlamda tekçi varsayımlara sahiptir. Berlin’in yaptığı üzere tekçi yaklaşımın reddi ortak iyi düşüncesinin reddi anlamına geliyorsa bu pozisyon eleştirilebilir.

ANAHTAR KELİMELER: Isaiah Berlin, Özgürlük, Çoğulculuk, Totalitarizm

ABSTRACT

In this paper, Berlin’s conceptualization of freedom will be discussed. The philosopher distinguishes between negative and positive interpretations of freedom. According to him, negative freedom is the possibility of acting without being interfered with whereas positive freedom is the sovereignty that the individual establishes over his/her will or self. For Berlin, the negative character of freedom is more important than its positive character. Negative freedom which also characterizes the interpretation of freedom of the moderns against the ancient understanding, obstructs authority and facilitates individual choice. Whereas positive freedom is more fit to be used by totalitarian currents due to its authority-generating character.

Berlin predicts a strong connection between the positive interpretation of freedom and monist thinking which he considers conceptually wrong and politically dangerous. According to him, neither history has a constant direction nor there are historically inevitable laws. Besides there are multiple values and truths that contradict each other. Therefore pluralism is required for a decent and civilized life. Liberalism constitutes the most important guarantor of pluralism in the Berlinian thought. The pluralist approach denies no idea from the very beginning because it is against true freedom. Moreover pluralist approach supports deliberation in a democratic society. In terms of values like broad-mindedness and flexibility, there is a positive interaction between pluralism and democracy. As the pluralist approach is left behind, social and political options with high human cost come into prominence. The claim to resolve all conflicts based on a single high good necessarily omits some options of good. For instance, trying to be fair may prompt one to adopt a code of conduct devoid of mercy. Besides, an alternative to pluralism brings along utopian and overarching solutions which drive people to make sacrifices in the name of a single great good. Once this path is taken, destination is indispensably totalitarianism. Within the context of this last reminder, the Berlinian thought contains in itself not only an objection to totalitarianism but also an extremely cautious attitude towards utopianism.

Also a series of critiques will be mentioned regarding the fundamental theses of the Berlinian thought which is opened up for discussion in the paper. To begin with, Berlin is pro-pluralism yet anti-relativism. However, the line he draws between pluralism and relativism is quite arbitrary. Berlin holds that there is a universal minimum aspect to morality, an objective minimum point or a moral point shared by all nations. He cannot explain why the humanity which knows what is wrong on a minimum level fails to recognize a single common truth. Moreover, Berlinian pluralism is vulnerable not only to relativism but also to pragmatism. This is because in terms of his system, not having a universal prescription does not eliminate rationality. Plus, it is not necessary to refer to a meta-value that will make all values shape up for rationalist solutions. But how can we answer the questions like which solution is more rational than the other or which value is more preferable than the other? Berlin is of the opinion that truth is determined by circumstances. Circumstances and historical condition explain the rational condition. As it can be easily seen, this answer renders all distinctions between pluralism, relativism and pragmatism arbitrary. If truth and good depend on circumstances as Berlin says, all determinations that distinguish between right and wrong become relative in history and culture.

Another problematical point gains a concrete content in the tension between liberalism and moral pluralism. Many liberal thinkers like Locke, Mill and Hayek have a monist perspective regarding morality and politics. Since liberalism can also be monistic, the interpretation that is articulated by the philosopher and finds the guarantee of pluralism in liberalism should be approached with some caution. Also, the cause and effect relationship established between monist position and totalitarianism should be reconstructed. This is because ultimately all common good/common benefit understandings have morally monist assumptions. If dismissal of a monist approach comes to mean dismissal of a common good as is the case in Berlin, then this position can be criticized.

KEYWORDS: Isaiah Berlin, Freedom, Pluralism, Totalitarianism

Makalenin Devamı İçin TIKLAYINIZ!

Yerel Yönetimlerde Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) Uygulamalarının İki Yönü: Avantajlar ve Dezavantajlar

Two Directions of Public Privatae Partnership (PPP)

Aplications in Local Administrations:

Advantages and Disadvantages

 

Öğr.Gör. Yusuf UYSAL

Dumlupınar Üniversitesi, Gediz Meslek Yüksekokulu

yusuf.uysal@dpu.edu.tr

Özet

Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) Modeli,  1990’lardan sonra altyapı tesislerinin inşa edilmesi ve kamu hizmetlerinin halka sunulmasında kamu otoriteleri tarafından kullanılan önemli bir alternatif olmuştur. KÖİ’nin en önemli avantalarından birisi, kamu hizmetlerindeki finansman sorununa çare olmasıdır. Diğer önemli avantajı da kamu hizmetlerinin özel sektör tecrübe ve yöntemleriyle sunulmasını sağlamasıdır. Bunlar ve diğer avantajları KÖİ’nin tercih edilme oranlarını giderek arttırmıştır.

KÖİ, günümüzde yukarıda sayılan fonksiyonları itibariyle özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hem merkezi yönetimlerin hem de yerel yönetimlerin kamu hizmeti yürütme usulleri arasında vazgeçilmez olmaya doğru ilerlemektedir. Bu itibarla KÖİ, kamu hizmetlerinin sunumunda yerel yönetimler için oldukça cazip avantajlara sahiptir. Ancak, kendine özgü bir takım kural ve prosedürlere sahip olan KÖİ, yerel yönetimler için elbette bir takım dezavantajları da bünyesinde barındırmaktadır.

Bu çalışma, yerel yönetimlerin KÖİ uygulamalarındaki avantajlarını ve dezavantajlarını literatür ve uygulama temelinde açıklamak amacındadır. Öncelikle, KÖİ’nin tanımına ve temel özelliklerine yer verilecektir. Daha sonra yerel yönetimler için KÖİ uygulama örneklerine ve KÖİ’nin sağladığı avantajlara değinilecektir. Diğer ana konu olarak yerel yönetimlerin KÖİ uygulamalarındaki karşılaştıkları zorluklar ve dezavantajları açıklanacaktır.

Anahtar Kelimeler: Yerel Yönetimler, Kamu Özel İşbirliği, Yerel Kamu Hizmetleri, KÖİ avantajları

Abstract

Two Directions of Public Private Partnership (PPP) Aplications in Local Administrations: Advantages and Disadvantages

The Public Private Partnership (PPP) Model has been an important alternative used by public authorities in the construction of infrastructure facilities and public services after the 1990s. One of the most important advantages of the PPP is the solution to the problem of financing in public services. Another important advantage is that public services can be provided by private sector experience and methods. These and other advantages have gradually increased the preference rates of the PPP.

Today, with the above-mentioned functions, the PPP is moving towards becoming indispensable among the public service execution procedures of both central and local governments, especially in developed and developing countries. In this respect, the PPP has quite attractive advantages for the local administrations in the presentation of public services. However, the PPP which has its own set of rules and procedures, also incorporates a number of disadvantages for local governments.

The purpose of this study is to explain the advantages and disadvantages of local governments in PPP applications based on literature and practice. First of all, the definition of PPP and its basic characteristics will be given. It will then be referred to local administrations examples of PPP implementation and the benefits provided by the PPP. The other main issue is to explain the challenges and disadvantages of local administrations implementation of PPPs.

Keywords: Local Administrations, Public Private Partnership, Local Public Service, Benefits of PPP

  • Bu makale, 14-15 Mayıs 2017 Tarihlerinde Büyükçekmece Belediyesi 1. Uluslararası Yerel Yönetimler Kongresinde Bildiri Olarak Sunulmuştur

Makalenin Devamı İçin TIKLAYINIZ!

Akıllı Kent İdealine Ulaşmada Büyük Verinin Rolü

The Role of Big Data

In Reaching Smart City Ideal

Emrah Akdamar

Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ekonometri Bölümü

emrahakdamar1@gmail.com

Özet

Günümüzde hızlı nüfus artışına paralel olarak, özellikle kentlerde yaşayan insan nüfusu da hızla artmaktadır. Dolayısıyla, kentlerin kaynaklarını daha verimli kullanabileceği, bilgi ve iletişim teknolojilerinden etkin yararlanabileceği, çevre ve insan odaklı kent sistemlerine giderek daha çok ihtiyaç duyulmaktadır. Akıllı kent kavramı, veriye dayalı çözüm önerilerini ileri teknoloji ile hayata geçirebilen sistemler sunar. Günümüz bilgi çağında ve yoğun rekabet ortamında önemli bir fırsat olan, akıllı kent idealine ulaşmada, çeşitli gereklilikler bulunmaktadır. Büyük veri ile ona ilişkin yöntem ve teknolojileri etkin bir şekilde kullanmak, bu gerekliliklerin başında gelmektedir. Kentler, büyük veri tanımına uyan yüksek hacim, hız ve çeşitliliğe sahip veriler üretmektedirler. Dolayısıyla, etkin, sürdürülebilir ve akıllı bir kent yaratmada büyük veri ile ona ilişkin yöntem ve teknolojilerin rolünü ortaya koymak bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Bu amaçla, akıllı kent kavramı, büyük veri kavramı tanımlanmış, ardından büyük veriye ilişkin kullanılan yöntem ve teknolojiler tanıtılmıştır. Son olarak, literatürde kentlere ilişkin gerçekleştirilen büyük veri uygulamaları incelenmiş ve büyük verinin, ona ilişkin yöntem ve teknolojilerle bir bütün olarak ele alınmasının kent uygulamaları açısından daha yararlı olacağı kanısına varılmıştır.

Anahtar kelimeler: Akıllı kentler, Büyük veri, Nesnelerin interneti, Veri madenciliği, ISO 37120:2014

The Role of Big Data in Reaching Smart City Ideal

Abstract

Today, in parallel with rapid population growth, the population of people living in urban areas is increasing rapidly. Therefore, there is a growing need for environmental and human-focused urban systems, where cities can use resources more efficiently and take advantage of information and communication technologies more effectively. The concept of smart city offers systems that can pass on solutions based on the data to advanced technology. There are various requirements in reaching the ideal of smart city which is an important opportunity in today’s information age and intense competition environment. The use of big data and related methods and technologies is at the top of these requirements. Cities generate data with high volume, velocity and variety that fits the definition of big data. Therefore, it is the theme of this paper to put forth big data and the role of the methods and technologies related to it in creating an efficient, sustainable and smart city. For this purpose, the concept of smart city, the concept of big data has been defined, followed by the methods and technologies that are used in relation to big data. Finally, in the literature, big data applications related to cities have been examined and it has been concluded that the handling of big data as a whole with its related methods and technologies will be more beneficial in terms of urban applications.

Key words: Smart cities, Big data, Internet of things, Data mining, ISO 37120:2014

Makalenin Devamını Okumak İçin TIKLAYINIZ!

Yeme İçme Kültürünün Sosyal Medya Aracılığıyla Yeniden Üretimi Üzerine Bir Araştırma: Gaziantep İli Örneği

Resource About Reshaping Of Food And

Beverage Culture By Social Media:

Sample Gaziantep City 

 

 

Öğr.Gör.Zeynep TUÇ

Avrasya Üniversitesi, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu

Gastronomi ve Mutfak Sanatları Anabilim Dalı

zeynep.tuc@avrasya.edu.tr

Y.Doç.Dr Oya ÖZKANLI

Gaziantep Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi,

ozbayram@gantep.edu.tr 

 

ÖZ

Sosyal medya en genel anlamıyla yeni nesil web teknolojilerinin getirdiği kullanıcı kolaylığı ve iletişim hızıyla yakalanan eş zamanlı bilgi paylaşımının takip edildiği dijital platformdur. Birçok insanın mobil ve

çevrimiçi olduğu dijital çağda paylaşım ve iletişim sınırı olmadan özgür ve özgün tartışma zemini yaratan sosyal medya, kişi ve birey iletişiminin yanında yiyecek içecek alanının yayılmasında ve yeme içme kültürünün yeniden şekillenmesi açısından da son derece önemlidir. Bu çalışmada sosyal medya ünlülerinin yeme içme kültürünün yeniden şekillenmesindeki etkisi ve günlük hayat pratiklerinin dönüşümü üzerine bir analiz amaçlanmıştır. Sosyal medya yemek ünlüleri, sadece yemek kültürünün yayılmasını sağlamıyor, aynı zamanda gastronominin mutfak sanatları olarak ifade edilen kısmının da gelişmesini sağlıyor. Bu çalışmada yaptığım araştırmanın da sonuçlarına dayanarak, sosyal medyanın yeme içme kültürünün yeniden üretilmesindeki katkısını ele alacağız. Araştırma alanı olarak Gaziantep ili seçilmiş ve burada ikamet eden 400 kadınla görüşülmüştür. Çıkan sonuçlar SPSS 23.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Anket verilerinden faydalanılıp bazı demografik değişkenlere ait bilgiler toplanarak kişiye ait demografik özelliklerle sosyal medya kullanımına ilişkin veriler arasında ilişki gözlemlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Sosyal medya, Sosyal medya araçları, Yeme içme kültürü, Gaziantep

ABSTRACT

General definition of Social Media is useful new generation web Technologies for users and following simultaneous communication of

information sharing on digital platforms. For many people, mobile and online digital sharing platform of Social Media is very important for taking reshape of food culture beside of personal communication because many different food culture and cooking styles sharing in digital platforms by many people. The purposes of this study are analysing the action of reflections on daily life. Food celebrities of social media, not only cause to happening spread of food culture, at the same time it helps improving kitchen part of gastronomy. Based on results researches on this study, we going to talk about Social Media’s good effects of food culture. Gaziantep had been chosen for research area and then had been interviewed about 400 women. Results analysed by using SPSS 23.0 program. Some demographic data’s of variables, personal characteristic of demographic specialities and usage of Social Media information’s observed, which collect by using poll results

Key Words:Social Media, Social Media Tools, Food Culture, Gaziantep

Makalenin Devamını Okumak için TIKLAYINIZ!

Kent Meydanlarının Kent Kimliği İle İlişkisi

The Relation Betveen Urban Space

and Urban Characteristics

Mahmut Turan EKTİREN

İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi ABD

E-posta: mahmutektiren@gmail.com

ÖZ

Uyarı:

Makale, Akademik Etik’ten gelen intihal bilgilendirmesi nedeniyle yayından kaldırılmıştır. Dergi yayın politikası olarak İntihal raporları dergimizde Volume 10 Issue 3 ten itibaren başladığından dolayı, dergimizin bu durumdan teknik olarak sorumluluğu yoktur. Yayından kaldırma açıklaması yapılmış olsa bile, TÜBİTAK / DERGİPARK yayın ilkeleri kapsamında sayfa sayılarının kaymaması veya boşluğa düşmemesi için makale dosyası korunup, her sayfaya intihallidir ibareli sürümü ile güncellemesi yapılmıştır.

İlgili ve üçüncü kişilere duyurulur.

Makalenin Devamı İçin TIKLAYINIZ!