Aylık arşivler: Mayıs 2008

İnovasyon Nedir?: Benim Katma Değerim Seninkini Döver!

İnovasyon, ya da “innovation” Türkçede tek kelimeyle ifade edilemeyecek kadar geniş anlamı olan bir kelimedir. Yenilikçilik, yenileme, yeni yöntemler bulma vb. anlamlar içermektedir. Yeni ve farklı bir buluş, yeni bir tarz yeni bir buluş, yeni bir sektör yeni bir kimlik, yeni bir alan oluşturarak “katma değer oluşturmaktır.

O halde katma değerin ne olduğunu bir cümleyle dile getirmiş olayım. Katma değer, müşteriye veya hizmetten yararlanana oluşturulan faydadır. Ya da müşteri memnuniyetidir. Ekonomik getirisi olan, yeni bir fayda sağlayan yeniliktir.

İnovasyonda, pazarı olan bir ürünün değil de bir mal veya hizmetin yeni bir Pazar aralığı oluşturularak insanlara sunulmasıdır. Sony’nin müzik setlerini küçültüp bunu walkman olarak tasarlayıp pazara sunması bir inovasyondur. Ya da halihazırda koli ile veya tane ile sunulan kabuklu yumurtanın kabuksuz olarak UHT yöntemiyle sterilize edilip likit yumurta olarak gıda sektöründe pazara sunulması inovasyondur.

Bu gün Pazar ve sektör ayrımlaşmış, uzmanlaşmış, kalite bilinci gelişmiştir. 1900 lü yıllardan 2000 li yıllara kadar pazarlar önemli ölçüde bakir olduğundan ve oturmamış olduğundan dolayı üretici PATRON idi. Yani pazara sunulan ürünler nasıl ve ne şekilde sunulursa sunulsun müşteri tarafından alınmaktaydı. 2000 li yıllardan sonra Pazar çok daha karmaşık ve çok daha uzmanlaşmış ve rekabetin gelişmesi, üretim maliyetlerinin hızla düşmesiyle ürünler hem daha ucuz hem daha çeşitli hale gelmiş ve eskiden üreticinin PATRON KİMLİĞİ bu gün için tüketiciye geçmiştir. YANİ ARTIK ÜRETİCİ DEĞİL TÜKETİCİ PATRONDUR.

Bu piyasa koşulları da zorunlu olarak inovasyonu kaçınılmaz hale getirmiştir. Hangi sektörde olursa olsun, pazardan aslan payını alabilmek ancak ve ancak inovasyonlarla mümkündür. Bu da firmaların ARGE birimlerini stratejik konuma geçirmiştir. Kamuda kızak kadro ve sürgün yeri olan ARGE birimleri özel sektörün en stratejik hassas ve gizli departmanları olmuştur.

Bu gün Türkiye dışındaki gelişmiş ülkeler inovasyon oluşturan beyinleri hızla ve fark ettirmeden devşirme sürecine sokup büyük ekonomik bedel veya tekliflerle kendi firmalarına veya kendi ülkelerine transfer etmektedir. Türkiye’nin her bir bölgesi potansiyel olarak İNOVASYON OLUŞTURACAK BEYİNLERLE DOLUDUR.

Siyasal iktidar bunu yer yer görmemekte, yer yer göremEmekte, yer yer de bu beyinlere TAKOZ KOYARAK YOK ETMEKTEDİR. Bu son cümlem de devletin ekonomik sahadaki dramatik tablosudur.

Bütün bu gelişmeler ışığında ülkemizdeki potansiyel İNOVASYON BEYİNLERİ keşfedilmeyi beklemektedir. Devletin acilen bu tür beyinleri özenle veya titizlikle ortaya çıkarıp ayrı bir birim teşekkül ettirerek değerlendirmesi gerekmektedir. Ancak bu tercihi yapan kişiye daha büyük gizli güçler engel olmaktadır. Sütü bozuk imza sahipleri gerek imzalarını satarak gerekse safça kandırılarak BU PARLAK ZEKALI VATAN EVLATLARINI susturmakta hatta konuşmasına fırsat bile verdirmemektedir.

Er geç bu beyinler yarın ortaya çıkacak ve CANIMI FEDA EDECEĞİM ÜLKEME DÖRT BİR YANDAN HİZMET ETMEYE BAŞLAYACAKLARDIR. Bu beyinlerin ortaya çıktığı anda, Türkiye gelişmiş ülkelere karşı ekonomik olarak ve siyasal olarak dinamik genç beyinleriyle seslenecektir. Sözü de şu olacaktır.

BENİM İNOVASYONUM SENİNKİNİ DÖVER! BENİM KATMA DEĞERİM SENİNKİNE BİN BASAR!

İnovasyon konusuna ileride daha ayrıntılı olarak gireriz. Şimdilik Mevlana’nın şu sözüyle yazımı bitirmek istiyorum. “Dün dünde kaldı cancığazım. Bu gün yeni şeyler söylemek lazım” Kalın sağlıcakla…

Aydınlık yarınlar temennisiyle.

Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar http://www.yazarport.com , http://www.gunesgazetesi.net http://www.kamudanhaber.com http://www.bilgievreni.com , http://www.siyasalforum.net http://www.gercekgazete.web.tr www.radyobrt.net ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Siyaset Kurumu-4

Bir gün ülkenin layık olmadığı şekilde kötü yönetildiğini bu kötü gidişatı değiştirmek için de örgütlü mücadele edilmesi gerektiğine karar verdiğinizi düşünün. Ne yaparsınız?
Yapmanız gereken, sizin gibi düşünen insanlarla dayanışma içinde olacağınız ve bu insanlarla ortak çalışma yapabileceğiniz bir siyasi partiye gidip, kayıt yaptırıp çalışmaktır. Peki, Türkiye’de bir siyasi partiye kaydolmak ve birlikte çalışmak kolay mıdır? Okumaya devam et

Siyaset Kurumu III

Siyasi partilerin kurumsallaşamaması ve sevgisizlik nedeniyle korku imparatorluğuna dönüşmesi sürecinde gözden kaçmaması gereken diğer konular ise şunlardır;
Parti içinde iktidarı demokratik veya antidemokratik yollarla ele geçiren kişiler, bir süre sonra partiyi sanki kendilerine verasetten intikal etmiş bir memalik gibi görüyor ve o şekilde davranmaya başlıyorlar. Okumaya devam et

Sigara Yasağına Karşı Sosyopsikolojik Bir Yaklaşım

Artık başımızın dumanını sigaranın dumanıyla dağıtamayacak mıyız?Dün bir kafe-pastaneye gittim. Taze, saydam fincanda bir çay istedim. Çay ne kadar taze dense de gelen çay çoğunlukla taze olmaz ya bu sefer sahiden de taze bir çay geldi. Tam sigaramı yakacakken kafenin sahibi, yoooo, birader, toplu kapalı mekanlarda sigara yasağı var, burada sigara kullanamazsınız dedi. Evet sahiden Mayıs Ayının 19 u olmuştu. Yasak bu gün başlamıştı. Okumaya devam et

19 Mayıs Gençlik ve İşsizlik Bayramınız Kutlu Olsun!

BEN GENCİN ÇALIŞAN VE ÜRETEN OLANINI SEVERİM
Öyle demişti M. Kemal ATATÜRK. “Ben sporcunun, zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim”
Bu gün M. Kemal ATATÜRK’ün Samsun’da bağımsızlık destanını ateşlemesinin başlangıcının yıldönümüdür. O gün memleketin bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmişti. O gün gecenin en zifiri karanlığı, bağımsızlık ışığının da en yakın şafak noktasıydı.

Ulvi ülkülerle bu günlerin temeli atılmış, ülkenin her bir bölgesine fabrikalar kurulmuş, devasa işletmeler tesis edilmiş, yurdun her bölgesi demir ağlarla örülmüştür.

Bu kalkınma ivmesi 1923 yılında İzmir İktisat kongresiyle kurumsal ve kuramsal temellere oturtulmuştur. 1923 yılındaki bu ivme, 1938 yılının sonuna kadar devam etmiş 1940 lı yıllardan 1950 li yıllara kadar kalkınma dumura uğramıştır. 1950 li yıllarda siyasal iktidarın değişimiyle 1955 li yıllara kadar kalkınma devam etmiş, bu ivme, II. demokrat parti iktidarı döneminde yeniden yavaşlama sürecine girmiştir. 1960 lı yıllardan itibaren yerinde sayma süreci 1983 yılı birinci Özal İktidarına kadar devam etmiş, II. Özal iktidarında yeniden düşmeye başlamıştır. 1990 lı yıllardan 2003 lü yıllara kadar ite kaka kalkınan ülkemiz 1993 yılındaki I. AK Parti hükümeti döneminde yeniden hızlanmaya başlamıştır. 2007 yılına kadar devam eden bu süreç II. AK Parti hükümetinde (bu hükümet döneminde) yeniden düşme eğilimine girmiştir.

Her halükarda 1930 lu yılların dünya ekonomik buhranından çıkıştaki genel geçerli politikalar 2003 yılında kamu harcamalarının artırılarak istihdamın artırılmasına istihdam ile birlikte düşük enflasyonun politikasının başarılmasına az kalmıştı ki, bu politikalar, hükümetin balık tutmayı öğretmektense düşük gelir gruplarına mikro kredi yöntemiyle balık ikram etme anlayışıyla tam istihdamın canına okunmuştur.Bu gün için işsizlik çığ gibi büyürken firmalar küçülme sürecine ve tasarruf tedbirlerine yönelmeye başlamış, ÜLKEDEKİ İŞSİZLİĞİN GİZLENMESİ İÇİN ZORUNLU EĞİTİM ÖĞRETİM SÜRESİNİN UZATILMASI, YÜKSEK ÖĞRETİMDE SINAVSIZ GEÇİŞ YOLUNUN GENİŞLETİLMESİ v.b. KOMİK YANILTMALARA MEYLEDİLMİŞTİR.

İşsizlik ibresinin yüzde onlardan yukarı doğru hızla ilerlemesi, ülkenin çok ciddi bunalımlarının başlangıcı olabilir. Allah’tan ki iktidar, ülkedeki gençlerin ERKEK OLANLARINI FUTBOLLA, BAYAN OLANLARINI DA MÜZİK MAGAZİN ve TV. DİZİLERİYLE uyutarak işsizlik acısını hissettirmemekte başarılı olmaktadırlar.Bütün istihdam artırıcı gelir getirici projeler alt kademelerde aşkla şevkle desteklenirken, izin alma ve uygulama süreçlerinde üst noktalara doğru gidildikçe tıkanmalar başlamaktadır.

2000 li yıllardan itibaren özelleştirme furyası, kamu kesimindeki taşeronlaşma süreci sonucu kamu kurumlarına memur ve işçi alımları mümkün olduğunca kısıtlanmış, yeni personel talepleri, taşeron firmalarla anlaşılarak asgari ücretle kamu kurumlarında personel istihdam etmenin yolu açılmıştır. Bu süreci elbette ki yadsımıyoruz. Çok parayla az kamu personeli ve az kamusal hizmet yerine, az parayla çok kamu personeli ve çok kamusal hizmet elde edilmektedir. Bu bile işsizliğin azaltılmasında yeterli olmamıştır.

Bu gün 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı. Kutlu olsun bütün gençlerimize.
Yıllarca ata et ite ot vermek suretiyle sakat yönetim ve politik anlayış bir kabus gibi hala ülkenin üstündedir. Bu zihniyeti değiştirmek isteyen zihniyetler bir yıl gibi kısa bir zaman içinde başarılı bir şekilde devşirilerek yer yer ihanete varan çarkın bir dişlisi haline getirilmektedir.

Gençlerimizin içindeki coşku, aydınlık yarınlarımızın temeli olsun. Sevgi ve saygılarımla.

YAZI SÖZLÜĞÜ:
Dumur
: Durgunluk
Buhran: Kriz
İstihdam: Çalıştırma
Devrişme: Bir kişinin bulunduğu sınıf, kitle ve dinden uzaklaştırılarak özel eğitimle farklı bir misyonla (görevle) yüklenmesi.

Not:
Bu sitede yayınlanmakta olan yazılar http://www.yazarport.com , http://www.gunesgazetesi.net http://www.kamudanhaber.com http://www.bilgievreni.com , http://www.siyasalforum.net http://www.gercekgazete.web.tr www.radyobrt.net ile, Gerçek Gazete, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.