Günlük arşivler: 15 Aralık 2017

A Kent Yaşamından Memnuniyet Ölçeği’nin Geliştirilmesi ve Psikometrik Özelliklerinin İncelenmesi

A Kent Yaşamından

Memnuniyet Ölçeği’nin Geliştirilmesi ve

Psikometrik Özelliklerinin İncelenmesi

Yrd. Doç. Dr. Arkun TATAR

FSM Vakıf Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü

arkuntatar@yahoo.com

Psikolog Mehmet Talha ÖZÜDOĞRU

talhaozudogru@gmail.com

Psikolog Ayşe Refia UYSAL

ayserefia@gmail.com

Psikolog Gizem UYĞUR

uygurgizemf@gmail.com

 

Development of A Urban Life Satisfaction Scale and

Examination of Its Psychometric Properties

ABSTRACT:

The social and psychological perceptions of citizens about urban life will contribute to the decisions of city managers in the context of determining the problems of citizens and in creating awareness about the city. Objective measurement and assessment are needed to compare the perceptions of people in different cities. For this reason, psychological measurement devices are needed to measure the urban quality of life of the citizens. Accordingly, the aim of this study was to develop a scale and examine its psychometric characteristics. The scale was administered to a total of 1430 people from 14 different cities and 67 different towns in three different studies. As a result, ‘A Urban Life Satisfaction Scale’ with quite good psychometric properties was developed.

Key words: urban life, quality of urban life, urban life satisfaction.

ÖZ:

Bir kentte yaşayanların o kente ilişkin sosyal ve psikolojik algılarının belirlenmesi, kent yöneticilerine, kent sakinlerinin sorunlarını belirlemede yol göstermesi ve kente ilişkin farkındalık oluşturulması bağlamında katkı sağlayacaktır. Farklı kentlerin algılarının karşılaştırılabilmesi için ise nesnel ölçüm ve değerlendirmelere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu belirtilenlerin karşılaması için kente yaşayanların yaşam kalitesinin / memnuniyetinin nesnel ölçümünü yapmaya yönelik psikolojik ölçüm araçları gerekmektedir. Bu çalışmada bu doğrultuda bir ölçek geliştirilerek psikometrik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Üç farklı çalışmayla 14 farklı il ve 67 farklı ilçeden toplamda 1430 kişiye, geliştirilen ölçek uygulanmıştır. Sonuç olarak oldukça iyi psikometrik özellikler gösteren 50 maddeli ‘A Kent Yaşamından Memnuniyet Ölçeği’ geliştirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: kent yaşamı, kentsel yaşam kalitesi, kentsel yaşam memnuniyeti. Okumaya devam et

Türkiye ve Dünya’da Su Ürünlerinin Mevcut Durumu

Türkiye ve Dünya’da

Su Ürünlerinin Mevcut Durumu

Doç. Dr. Erdinç ŞAHİNÖZ

Harran Üniversitesi

zaferdogu@harran.edu.tr

 

Doç. Dr. Zafer DOĞU

Harran Üniversitesi

e_sahinoz@yahoo.com

Prof. Dr. Faruk ARAL

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi

faral6@hotmail.com

Current Situation of Fishery in Turkey and the World

ABSTRACT:

Nutrition the rapidly increasing world population depends on increasing agricultural production and distribution in a fair way. The world population of 3 billion in 1960 is now around 8 billion, and if the rate of population growth continues this way, it will be at the threshold of 10 – 12 billion in 2050s.

It is a definite occurrence that tomorrow will not be more problematic today when we think that the present world population has serious problems in balanced and healthy nutrition. It is observed that the production of seafood is much more important in the use of the idle capacities still existing in sea and fresh water in the present day when the land area is used for agricultural production.

Key words: Aquaculture, fisheries, nutrition

ÖZ:

Hızla artan dünya nüfusunun beslenmesi, tarımsal üretimin arttırılmasına ve adil bir şekilde dağıtılmasına bağlıdır. 1960’larda 3 milyar olan dünya nüfusu bugün 8 milyar civarında olup nüfus artış hızı bu şekilde devam ederse 2050’li yıllarda 10 – 12 milyar eşiğinde olacaktır. Mevcut dünya nüfusunun dengeli ve sağlıklı beslenmesinde ciddi sorunlar yaşadığını düşündüğümüzde yarının bugünden daha sorunsuz olmayacağı kesin bir vakadır. Karasal alanların tamamına yakınının tarımsal istihsalde kullanıldığı günümüzde deniz ve tatlı suların hala var olan atıl kapasitelerinin kullanımında su ürünleri istihsalinin çok daha fazla önem arz ettiği görülmektedir.

Anahtar kelimeler: Su ürünleri, balıkçılık, beslenme Okumaya devam et

Y ve Z Kuşak İnsanı Özelliklerinin Milli Eğitim Bakanlığı 2014-2019 Stratejik Programı ve TÜBİTAK Vizyon 2023 Öngörüleri ile İlişkilendirilmesi


Y ve Z Kuşak İnsanı Özelliklerinin

Milli Eğitim Bakanlığı

2014-2019 Stratejik Programı ve

TÜBİTAK Vizyon 2023 Öngörüleri ile İlişkilendirilmesi

 

Ahmet Ferda SEYMEN

Üniversite ve Fakültesi

Bölümü / Anabilimdalı

epostasi@kentakademisi.com

 

Özet

Bu araştırmanın başlangıcında 2017 senesi içerisinde özellikle Milli Eğitim müfredat ve yapısının ortaöğrenimle ilgili alanında yeni uygulanması planlanan “Kodlama”, “Stem (KÖK)” ve Endüstri 4,0’e yönelik uygulamaların eğitim planı içerisinde ne derece yer aldığı. Orta ve yükseköğrenimde izlenen müfredat ile Y ve Z kuşakları insan özellikleri arasında bir bağlantının olup olmadığını araştırmaktı.

İlgili makale bu konuda yapmış olduğum araştırmaların bir derlemesi olup kısaca 2016 yılı itibariyle Türkiye’nin nüfus dağılımını özetleyen grafik ve analizle başlayıp ülkenin Y ve Z kuşağının toplam nüfus içerisindeki payını irdelemek. İkinci planda Y ve Z kuşağı insanının temel özelliklerini vurgulamak, üçüncü olarak özellikle ortaöğrenimde şuanda yaşanan değişiklikleri gözden geçirmek ve son olarak MEB ve Tubitak tarafından hazırlanmış olan stratejik belgelerin yeni kuşak özelliklerini dikkate alıp almadıkları tarancaktır. Sonuç ve öneriler kısmında konu hakkındaki şahsi değerlendirmelerim sunulacaktır. Bu bağlamda iki ana kaynak olarak başta; Milli Eğitim Bakanlığı 2014-2019 Stratejik Planı ve diğeri de; TÜBİTAK, Vizyon 2023 Teknoloji Öngörü Projesi incelenecektir.

Araştırmanın Hedefi

Araştırmanın amacı, Milli Eğitim Bakanlığının hali hazırda ve ileriye dönük stratejik yapılanmasında Y ve Z kuşağı insanının karakteristik özelliklerini değerlendirip bu veriler doğrultusunda 2014-2019 tarih aralığını kapsayan ulusal gelişme stratejilerinde kullanıp kullanmadıklarını araştırmaktır. Bu bağlamda öncelikle Y ve Z kuşağı insanlarının özellikleri incelenip, akabinde bakanlığın raporları içerisinde araştırma konusu taranarak ilişkilendirilecektir.

Araştırma metodu:

Karşılaştırmaya” dayalı bir çalışma olup hipotez olarak her iki bakanlığın stratejik planlarında Y ve Z kuşağı insanın yapısal karakteristik özelliklerinin dikkate alınıp alınmadığını belirlemektir.

Anahtar Kelimeler

Stratejik Planlama, Kodlama, “Stem”(KÖK) öğrenim Metodu, Endüstri 4.0, MEB, Veri Tubitak, Fatih Okumaya devam et

Yüksek Öğretimde Kapanan Bölümler: Su Ürünleri Örneği

Yüksek Öğretimde Kapanan Bölümler:

Su Ürünleri Örneği

 

Doç. Dr. Zafer DOĞU

Harran Üniversitesi

zaferdogu@harran.edu.tr

 

Doç. Dr. Erdinç ŞAHİNÖZ

Harran Üniversitesi

e_sahinoz@yahoo.com

Closed Departments In Higher Education: Example of Fishery

 

ABSTRACT:

After the Ottoman Empire ended and after the declaration of the Republic of Turkey, the first steps were taken with the introduction of the Science Zoology lesson within the scope of the Darülfünun Instruction in the name of that time and the process that took place until the formation of Aquaculture Schools under the 1980 law summarizes why today’s Aquaculture departments are in this situation. During the 2011-2012 academic year, a decision was made by the Higher Education Council (YÖK) regarding the Department of Aquaculture, which was largely empty in its quotas, and some of the departments went to shut down and in the same year the second placement of all Aquaculture departments was closed in the new placement guide announced by ÖSYM. Although the Faculty of Aquaculture has close to 10 students who have to completely close the student intake in the process, they are given enough quotas in the framework of the new structuring in YÖK in 2017. Thus, the number of quota regressed to 245 in 2016 was 325 in 2017. Another noteworthy aspect about the Fisheries / Fisheries Programs is that the Faculty of Fisheries of Istanbul University has changed its faculty and program name to Faculty of Water Sciences and changed its name to Water Sciences and Engineering. Problems related to the lack of adequate choices and the employments of graduates continue to be the subject of constant agenda. Rather than solutions to the real causes of the problem, it is thought-provoking to go through the tried and tested names. In this context, a sustainable model of aquacultural higher education should be established as soon as possible to address the problems encountered and to be compatible with the realities of our country.

Keywords: Higher education, aquaculture, education, university, fisheries

 

ÖZ:

Osmanlı İmparatorluğunun son bulması ve Türkiye Cumhuriyetinin ilanından sonra o zamanki adıyla Darülfünunu Talimatnamesinde öngörülen husus çerçevesinde İlmi Hayvanat (Zooloji) dersi verilmeye başlanmasıyla ilk adımları atılan ve 1980 yasasıyla Su Ürünleri Yüksekokulları oluşumuna kadar geçen süreç, aslında günümüz Su Ürünleri bölümlerinin neden bu durumda olduklarını özetler niteliktedir. 2011-2012 eğitim döneminde kontenjanlarında büyük oranda boşluk kalan Su Ürünleri bölümlerine ilişkin, Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) aldığı kararla bazı bölümleri kapatma yoluna gitmiş ve aynı yıl ÖSYM’nin açıkladığı yeni yerleştirme kılavuzunda tüm Su Ürünleri bölümleri ikinci öğretimleri kapatılmıştır. İlerleyen süreçte öğrenci alımını tamamen kapatmak durumunda kalmış 10’a yakın Su Ürünleri Fakültesi’ne, 2016 yılında yeterli tercih alamamalarına rağmen, 2017 yılında YÖK’teki yeni yapılanma çerçevesinde yeterli kontenjan verilmiştir. Böylelikle, 2016 yılında 245’e kadar gerileyen kontenjan sayısı 2017 yılında 325 olmuştur. Su Ürünleri / Balıkçılık Programları ile ilgili dikkat çeken bir başka durum ise İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinin yeterli sayıda tercih almasına rağmen, fakülte ve program adını değiştirerek Fakültenin adını Su Bilimleri Fakültesi, programın adını ise Su Bilimleri ve Mühendisliği olarak değiştirmiş olmasıdır. Yeterli tercih alınamamasına ve mezunların istihdamına ilişkin sorunlar, sürekli gündem konusu olarak devam etmektedir. Sorunun gerçek nedenlerine yönelik çözümler yerine, defalarca denenmiş isim değiştirme yoluna gidilmesi düşündürücüdür. Bu bağlamda karşılaşılan sorunları etraflıca irdelemek ve ülkemiz gerçekleriyle uyumlu, sürdürülebilir bir su ürünleri yükseköğretim modeli bir an önce oluşturulmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Yüksek öğretim, su ürünleri, eğitim, üniversite, balıkçılık Okumaya devam et

Martın Heıdegger’de “Birlikte Varolma” ve Daseın’ın Kendini “Herkes”de Yitirmesi

Martın Heıdegger’de “Birlikte Varolma” ve

Daseın’ın Kendini “Herkes”de Yitirmesi

 

Ayşe Çiğdem KOCAMAN

Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Felsefe Anabilim Dalı

cigdemkocaman77@hotmail.com

 

 

Abstract

This study deals with the fact that Dasein, who built his essence on the basis of Martin Heidegger’s sense of being while living in this world, lost himself in “everyone” both as a “presence in the world” and a “presence along with the other Daseins”. The only way possible for Dasein to “co-exist” without diverging from being an authentic existence, that is “being himself”, is that he understands his structure of being. But the main point is to pave the way for Dasein to think about how he can be more “himself” and “authentic” without forgetting his true existence and losing his “self-consciousness” in everyday existence. Only then will it be possible for Dasein to establish a direct contact with the beings.

Therefore, first of all, it is necessary to analyze the basic structure of Dasein and to emphasize the meaning of ontological unity within the framework of Heidegger’s understanding of existence. Later, Dasein’s  being  that was scattered to “everyone” every day will be mentioned. Finally, it will be emphasized that Dasein should not be imprisoned with implicit patterns in order for him to protect his authentic existence and to be able to think of his bond with the being.

Keywords: Being, Dasein, co-existence, everyone, authentic existence.

Martın Heıdegger’de “Birlikte Varolma” Ve Daseın’ın Kendini “Herkes”de Yitirmesi

Öz

Bu çalışmada Martin Heidegger’in varlık anlayışından hareketle özünü dünyada yaşarken inşa eden Dasein’ın hem “dünya içinde varlık” hem de “öteki Dasein’larla birlikte varlık” olarak, kendini yığınlar içinde, “herkes”de yitirmesi ele alınmaktadır. Dasein’nın “kendi olmasından” yani otantik bir varlık olmasından uzaklaşmadan, varlık koşulu olan “birlikte varolma”sı ancak Dasein’nın kendi varlığının yapısını anlamasıyla mümkündür. Ancak asıl mesele Dasein’nın her günkü varlığı içinde, sahici varlığını unutmadan ve “kendi olma” bilincini yitirmeden, nasıl daha fazla “kendi” ve “sahici” olabileceğini düşünmesinin yolunu açmaktır. İşte ancak o zaman Dasein’nın varlıkla doğrudan bağlantı kurması mümkün hale gelecektir. Dolayısıyla öncelikle Heidegger’in varlık anlayışı çerçevesinde Dasein’ın temel yapısını çözümlemek ve ontolojik birlikteliğin anlamı üzerinde durmak gerekmektedir. Daha sonra ise Dasein’nın hergünkülüğü içinde “herkes”e saçılmış olan varlığına yer verilecektir. Son olarak da Dasein’nın otantik varoluşunu koruyabilmesi ve varlıkla bağını düşünebilmesi için örtülü kalıplara hapsedilmemesi gerektiği vurgulanacaktır.

Anahtar Kelimeler: Varlık, Dasein, birlikte-varolma, herkes, otantik varoluş. Okumaya devam et