İÇİNDEKİLER:
- Limanlar ve Liman Yeri Seçimi / Prof.Dr. İsmet BALIK
- Rio+20 Sonuç Bildirgesi’nin Okyanuslar ve Denizler Bölümü; “İstediğimiz Gelecek”mi? / Doç.Dr. Gürol ÖZCÜRE
- Kabotaj ve Denizcilikteki Yeni İvmelenmeler / Yrd:Doç.Dr. Ahmet FİDAN
İÇİNDEKİLER:
Prof. Dr. İsmet BALIK
Ordu Üniversitesi, Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi
Denizcilik İşletmeleri Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi
ÖZET:
Dünya üzerinde kıtaların coğrafi olarak dağılımı incelendiğinde, birbirinden denizlerle ayrılmış, adeta okyanuslarca hapsedilmiş, büyük adalar şeklinde olduğu görülür. Kıtaların birbirinden büyük denizlerle ayrılması, çok çeşitli noktalar arasında doğal ulaşım ağlarının doğmasına sebep olmuştur. Adeta denizler, sınırsız sayıda şeridi olan otobanlar gibi düşünülebilir. Bir bakıma böyle otoban şeritleri sayesinde, dünyada ticari aktivite hiç olamayacağı bir şekilde hızlı, ekonomik ve güvenli olarak gelişmiştir.
Denizlerin insanlık için sadece doğal halinin hayati derecede önemine ilave olarak dünya ekonomisinin, kültürünün, ticaret ve sanayisinin vazgeçilmezi konumundadır. Zira karayolunun bir çok açıdan yetersiz kaldığı durumlarda, büyük tonajlı taşıma ve lojistik faaliyetleri denizlerde ve deniz kenarlarındaki deniz limanlarda yürütülmektedir. Bu faaliyetlerin en verimli olarak sürdürülebilmesi, denize kıyısı olan kentlerde kurulacak limanların iklimsel, coğrafi, ekonomik ve kültürel açıdan etkileri de dikkate alınarak yerinin belirlenmesi, ülke ekonomileri ve kültürel yapıları açısından stratejik derecede önemlidir.
Çalışmamızda, limanlar, limanların genel özellikleri ile, optimum liman yeri seçimi açısından önemli olan hususları ele alacağız. Çalışmanın tüm ilgililere fayda sağlamasını dileriz.
Anahtar Kelimeler: denizcilik, liman, liman yeri seçimi, limanlar Okumaya devam et
Doç.Dr.Gürol ÖZCÜRE
Ordu Üniversitesi, Ünye İİBF Öğretim Üyesi
ÖZET
Günümüz iş dünyası sosyo-ekonomik yaşamda üçlü bir sürdürülebilirlik (sustainability) krizi içine girmiştir. 1. Finansal, 2. Ekolojik (çevre) ve 3. Toplumsal (sosyal) boyutları bulunan bu krizden çıkış için serbest piyasacı neoliberal) ve kâr odaklı yönetişim yerine buna alternatif olarak toplumsal ve ekolojik (çevresel) yani, yeşil olan kurumsal yönetişim (corporate governance) uygulamalarını öne çıkaran çözümler geliştirmek zorundayız.
1992 yılında gerçekleştirilen 20 yıl önceki ilk Rio’dan bu yana, onlarca başka anlaşma, yüzlerce toplantı yapıldı ama elbette gezegenimizin sürdürülebilirliğini sağlamak ve sosyo-ekonomik dengesizlikleri gidermek açısından hiçbir sorun bütünüyle çözülememiştir.
Geçtiğimiz yirmi yıl boyunca ekolojik (çevre) kriz daha da derinleşti. Dünya ’da artan çevre sorunları, yoksulluk, kuzey ve güney ülkeleri arasındaki refah dengesizliğine bir çözüm bulabilmek için 100’ü aşkın devletin temsilcileri Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde 2012 yılında ikinci kez bir araya geldiler. Zirveye ülkemizden de başbakan ve bakanlar dahil çeşitli kamu kurumları, üniversiteler ve özel
sektörden temsilcilerin bulunduğu 200 kişilik bir katılım sağlanırken, Dünya’nın çeşitli ülkelerinden devlet ve hükümet başkanları, parlamenterler, belediye başkanları, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, G-7 yetkilileri, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarını temsilen 40.000’in üzerinde katılım sağlanmıştır. Bu çalışmada Rio 20 nin Denizler ve okyanuslar bölümünde dile getirilen hususlar ve hassasiyetler incelenmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler:
rio 20, okyanuslar, sürdürülebilirlik, habitat, çevre, deniz, denicilik, Okumaya devam et
Yrd.Doç.Dr. Ahmet FİDAN
Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi
Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölüm Başkanı
ÖZET:
Egemenlik olgusunu, sadece kara parçaları üzerinde veya bir devletin toprakları üzerinde algılamak en büyük yanılgıdır. Tarihten bu güne, özellikle suyolu taşımacılığının ülkeler arası yapılmaya başlanmasından bu yana karalarda olduğu gibi, egemenlik mücadelesi için büyük savaşlar denizde de olmuştur. Hatta hem dünya hem Türk tarihi, deniz savaşlarıyla doludur.
Egemenlik olgusunun sadece karasal değil yer yüzü üzerinde uluslar arası sözleşmelerle kabul edilen dünya sınırları kapsamında ele alınmasının bir sonucu olarak denize kıyısı olan ülkelerin kendi karasularında ticaret ve seyrüsefer yapabilme / yaptırabilme ayrıcalığına ya da hakkına kabotaj diyebiliriz.
Çalışmamızda, önce kabotaj hakkında genel değerlendirmelerde bulunulduktan sonra, sadece Türkiye’deki değil dünya üzerindeki kabotaj hakkı ve ivmelenmeleri konusuna değinilecek ve buna ilişkin tespit ve önerilerde bulunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Türk Denizciliği, Kabotaj, Eksen Kayması, Egemenlik, Egemenlik Hakkı Okumaya devam et