Etiket arşivi: kültür

Adem Baba Dünyaya Paraşütle mi İndi? -I

Sünni mezhep öğretileri üzerine kurulu teokratik bir rejim için mücadele verdiğim gençlik döneminde, cezaevinde yazdığım Yusuf’un Kırkıncı Emri adlı bir şiir kitabımda yayınlanan, şiir olup olmadığı tartışmalı bir manzume ile evrim teorisine karşı tepkimi şöyle dile getirmiştim:Baylar

Dört kişiye sorsan Nedir diye insan

1 – “bilinçaltında psikanaliz yapan cinsel bir organdır.”

2 – “eskiden yarattığına tapan şimdi taptığını yaratan çelişkiler arasında ekonomik bir isyandır.” Okumaya devam et

İlahi Bayramlar Vahdet Çağrısıdır

Mehmet ALPEREN

SON DURUM

Hayatı ve hadiseleri, eşyayı ve mekanı tasarruf etmesi için  insanı akıllı yaratan rabbim. Hayatı ve hadisleri eşyayı ve mekanı  tasarruf  hakkını  kullanırken adil olması emredilen  insan.Adem ile  başlayan vahdet  ruhu  esasen  fıtrata vaaz edilen önemli bir haslettir. Çünkü insan sosyal bir  varlıktır. Hayat başladığı  anda hadislerde başlamış demektir. Bütün mesele eşya ve mekan üzerindeki tasarruf  haklarının emredilen şekilde paylaşımıdır.
Diğer milli bayramlarda bizim değerimizdir. Ama ancak devletin ihtişamının  göstergesi olarak yapılır. Paylaşma  milli hislerin galeyana getirmesi içindir sadece. Okumaya devam et

Memur Mazlum Bey’in Anıları: Sıcak Temas Yayılıyor!

Mustafa KÖSE

TARİH BİLİNCİ

İlgi: Kalem kılıçtan keskin midir?

Adaletin keskin kalemi SAVCILAR’ın elinde olura, haklıdan yana, MAZLUM’dan yana tam adalet sağlanamasa bile önemli mesafe alınır. Mevcut yasaların onca eksiğine, gediğine yani boşluk sayılabilecek hukuk kurallarının oluşturulmamasına rağmen, birşeyler yapılabilir. Ancak önce siyaseten davranan değil, bağımsız, etki altında kalmayan her türü tehlikeyi göze alabilen kararlı Savcılara ihtiyaç vardır. Böyle, Savcılara, Hakimlere ihtiyaç vardır. Yoksa gerçek suçlular dışarlarda gezinip, saltanat içinde yaşarken, sözde suçlu, aylardan sonra yeterince delil yokmuş, salıverin türü … Okumaya devam et

İnsan Hayatında Zehiri Bal Edebilmek…

Televizyonu açmış, kanal kanal geziyorum. Belki seyredilebilecek bir şey vardır diye…
Zamanımı onu seyrederek harcamama değecek bir şey…

Neyse, bir çöl sahnesi gözüme takılıyor. Eski yerli filmleri anımsatan üslupta bir genç, “Leyla, Leyla!” diyerek kumlara bata çıka ilerliyor.

Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı ve benzeri aşk hikayelerinde mutlak surette bulunan o İlahi sevdayı daima hayranlıkla takdir etmişimdir.
Kendi kendime “tamam” diyorum. Çekim kalitesi ve senaryosu, eserin kalitesinden fersah fersah uzakta,

Okumaya devam et